Bayundur boyu, Oğuz Kağan Destanı‘na göre Oğuzların 24 boyundan biri ve Kaşgarlı Mahmud‘a göre Divân-ı Lügati’t-Türk‘teki yirmi iki Oğuz bölüğünden üçüncüsü; “Bayundur”lardır. Belgeleri şudur : [1] diye tanımladığı bir Oğuz boyudur. Bu boyların Üçoklar kolundan (sol kolundan) Oğuz Kağan‘ın oğlu Gök Han‘ın soyundan geldikleri kabul edilir.
Akkoyunlu hanedanı Bayındır boyundan çıkmıştır.
Etimoloji
Türk şahıs adı olan, Bayundır ile eş kökenlidir.
Bay+u(n)+dır
Eski Türkçedeki; bay- “zengin” sözcüğünden +u sonekiyle türetilmiş; bayu- “zenginleşmek, müreffeh olmak” fiilinden ise (+dır) yapım ekiyle türetilmiş bir kelimedir.[2]
Günümüz Türkçesinde kelime, bayındır halini almıştır. Günümüz Türkçesinde sıfat olarak kullanılmaktadır. Bayındır, Gelişip güzelleşmesi ve hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, mamur (yer), abat anlamında kullanılmaktadır.[3] Şahıs ve özel ad olarak da yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Hakkında
Kâşgarlı Mahmud tarafından Dîvânü lugati’t-Türk’te Bayundur şeklinde yer alır, Oğuzların 24 Boyu içerisinde üçüncü sırada zikredilir ve damgasının şekli de ( ) verilir [4]. Reşîdüddin ise boyun adını Bayındır şeklinde göstermiş ve bu ismin “daima nimetle dolu olan yer” mânasına geldiğini belirtmiştir. Yine ona göre Bayındır Oğuzlar’ın Üçok kolunun birinci boyudur.[5]
XV ve XVI. yüzyıllara ait tahrir defterlerinde elli iki kadar köy ve mezraa Bayındır adını taşıdığı, dolayısıyla Anadolu’nun orta ve batı bölgelerinde bulunan bu yer adları, Selçuklular devrinde Anadolu nüfusunun Türkleşmesinde, Bayındırlar’ın mühim bir rol oynadığı tahmin edilmektedir.[5]
Bayındırlar’ın Anadolu’nun fetih ve iskânına katılmasından sonra Türk tarihindeki en mühim rolleri Akkoyunlu Devleti’ni kurmalarıdır. Bundan dolayı Akkoyunlu hânedanına Türk kaynaklarında Bayındırlu, Farsça eserlerde Bayındıriyye adı verilir. Bayındır boyunun damgasını devletlerinin resmî alâmeti kabul etmişlerdir. Böylece Akkoyunlu paralarında, resmî vesikalarında, silâhlarında ve bayraklarında Bayındır damgası görülür.
Reşideddin’in Oğuz-namesi’nde yazıldığına göre Oğuz Han’ın torunu Dib-Yavku Han’ın beylerinden Tülü Hoca bu boya mensup olduğu gibi, Ala-Atlu Kiş-Donlu Kayı İnal Yabgu’nun naibi Döner oğlu Erki de Bayındırdan idi. Erki, Köl Erki Han ünvanı ile, Kayı İnal Yabgu’nun oğlu Tuman büyüyünceye kadar hükümdarlık yapmıştı, sonra Oğuz tahtım Tuman’a bırakmıştır. Tuman da yüz gün yabguluk yaptıktan sonra kendi isteği ile tahtını Kol-Erkin’nin kızından doğan oğluna vermiştir. Bu da Tiken Bile Er-Biçken Kayı Yabgu lakap ve unvanı ile hükümdarlık etmiştir. Buradaki Köl Erki’nin aslı Köl Erkin olup bu da daha, önce bahsedildiği gibi, Oğuz yabgularının naiblerinin unvanlarıdır.
Reşideddin Oğuz-namesindeki bu sözler Üç-Okların en asil boyu sayılan Bayındırların Oğuzların eski tarihlerinde mühim bir rol oynadıklarını gösterebilir.
Bilindiği üzere Dede-Korkut destanlarındaki Oğuzların başında da Kamgan oğlu Bayındır Han görülmektedir. Bunun ozanlar tarafından Ak-Koyunlu hanedanını yükseltmek için destanlara sonradan sokulmuş olması muhtemeldir. Fakat Bayındır Han’ın babası olarak Gök-Han değil de Kamgan gibi bir ismin verilmesi izah edilemiyor.
Tahrir defterlerinde 52 köy ve ekinliğin Bayındır adını taşıdığı görülür6. Bunlar da diğerleri gibi, Anadolu’nun orta ve batı bölgelerinde bulunuyor. Bu yer adlarından başka Adana’nın Haruniye kasabasının batısındaki bir yöre de Bayındır adını taşıyor. O zamanlar bir yörenin (nahiye) bir oymağın adım taşıması, çok defa o yörede oturanların hepsinin veya çoğunun yörenin adım taşıdığı oymağa mensup olduğunu gösterir. Bu Bayındır yöresi adım zamanımıza kadar devam ettirmiştir.
Şimdi İzmir’e bağlı Bayındır kasabası XVII. yüzyılda da vardı. Evliya Çelebi, bu kasabanın adının Orhan Gazi’nin oraya “Bayındır kavmini” yerleştirmesinden aldığım söylemektedir. Bunun Evliya Çelebi’nin kendisine mahsus izahlarından biri olduğundan şüphe edilmez.
XVI. yüzyılda Anadolu’daki bu yer adlarından başka, aynı ülkede bu boya mensup bazı oymaklar da görülmektedir ki, bunların en mühimleri Haleb Türkmenleri arasında ve Tarsus bölgesinde yaşamaktadır.
1. Tarablus-Şam:
Tarablas-Şam yöresinde yaşayan Türkmen oymakları arasında az nüfuslu bir Bayındır oymağına rastgelinmektedir. 25 vergi evi kadar olan bu oymaktan başka Hvsh ul-Ekrad çevresinde de 15 vergi evlik yine Bayındır adlı bir oymak görülüyor.
2 . Haleb Türkmenleri:
Haleb Türkmenleri arasındaki Bayındırlar H. Selim devrinde 250 vergi nüfusuna sahip bulunuyor. Hüseyin Kethüda’nın idaresinde bulunan bu oymağın ufak bir kolu da, aynı devirde Anteb bölgesinde yaşamakta idi.
3. Yeni-İl: Yeri-İl’de görülen Bayındırlar, Haleb Türkmenler’indeki Baymdırlar’ın bir koludur. Bu kol da iki kola ayrılmıştır. Birinci kol 125 vergi nüfuslu olup, Bay-Koca adlı bir kethüdanın buyruğunda, 111 vergi nüfuslu olan diğer kol da Haleb Türkmenleri Bayırıdırlarının başındaki Hüseyin Kethüdanın oğlu Savcı idaresinde bulunmaktadır3. Yerıl-İl’deki Bayındırlar’ın 1688 yılında Barak ve diğer bazı oymaklar ile birlikte Sivas eyaletine tabi bir yerin ekinliklerini davarlarına yedirdikleri ve evleri yakmakta oldukları haber veriliyor. Onların az sonra Rüstem Kethüda oğlu Halid Beğ idaresinde olmak üzere, 1101 (1690)’de Avusturya’ya, yapılacak sefere çağrıldıkları görülüyor. Ertesi yıl İse Bayırıdırlar Rakka bölgesine iskan olmak emrini almışlardır. Fakat onlar da çok geçmeden yerleştirildikleri yerden kaçmışlar ise de7 yakalanıp tekrar Rakka’ya gönderilmişlerdir. Bundan sonra Rakka bölgesinde kalan Bayındırlar Beğ-Dili, Cerid ve diğerleri ile birlikte Arab aşiretlerine karşı savaşmışlardır. Şiirlerde geçen “Bayındır Halid”, yukarıda gördüğümüz Rüstem oğlu Halid Beğden başkası değildir.
Bayındırlar XIX. yüzyılda, Beğ-Dili ve Baraklar gibi Anteb bölgesine gelip burada köyler kurarak yerleştiler. Zamanımızda onlar beş obaya ayrılmıştır. Bunlardan eski beyleri Halid Beğ’in adını almış olan Halidli obası Suriye’deki Çoban-Beğli köyünde oturmaktadır. Bu Bayındırlar dedelerinin Sivas’tan Rakka’ya sürülmüş olduklarını hala unutmamışlardır.
4. Boz-Ok:
Bu bölgede bir Bayındır oymağı yaşıyorsa da bu oymak hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz.
5. Tarsus:
Tarsus bölgesinde yaşayan ve kendilerine XIV-XVI. yüzyıllarda Varsak denilen Türkmen topluluğu “boy” kelimesi ile Kusun, Ulaş, Kuş-Temür, (Koş-Temür), Gökçelü ve Elvanla gibi, bir takım teşekküllere ayrılmıştı. Adı geçen teşekküllerden Ulaş boyu yedi obadan meydana gelmiştir ki, bunlardan biri de Bayındır obası idi. Bu Bayındırlar’ın daha 925 (1519) tarihinde kırk obacığa ayrıldığı görülüyor. Her biri müstakil ekinliklere sahip olan bu obacıkların vergi nüfuslarının toplamı 828 dir. Bu, 5 ile çarpıldığı takdirde Bayındırların umumi nüfusları hakkında 4140 tahmini rakamı elde edilir.
6. İç-İl:
II. Bayezid devrinde Silifke’ye bağlı Teke köyünde 112 vergi evlik bir Bayındır oymağı oturmakta idi.
7. Teke, Hamid, Menteşe:
Bu bölgelerdeki Yörükler arasında Bayındır adını taşıyan bazı küçük oymaklara rastgeliniyor. Teke’deki Bayındır adlı oymaklardan 37 vergi nüfuslusu Bayındır Elsüz-Piri, 25 nüfuslu olanı ise Tülü-Bayındır şeklinde zikrediliyor. Hamid sancağındaki Bayındır adlı 41 vergi nüfuslu oymağın diğer adı da İl-Arslan’dır. Menteşe sancağındaki Bayındır adlı oymak ise Teke-Saru adlı bir oymak ile birlikte yazılmıştır. Bu sonuncusu Menteşe’deki büyük Horzum oymağına tabi bulunmakta idi.
Teke, Hamid ve Menteşede gördüğümüz Bayındır adlı bu küçük oymakların adlarını şahıslardan almaları da muhtemeldir. Bayındır adının XV-XVI. yüzyıllarda şahıs adı olarak kullanıldığına evvelce işaret edilmişti.
8. Hazar-Ötesi Türkmenleri:
Bayındırlar’dan bir oymak da Göklen topluluğu arasında yaşamakta idi6. Bu Bayındır oymağı: Kalaycı, Körük, Yasağlık- gibi kollara ayrılıyordu. Şimdi Bayındırların yurdu İran kesiminde bulunmaktadır.
Bayındır boyunun Türk tarihindeki en mühim rolü, Anadolu’nun fetih ve iskanına katılmasından sonra, Ak-Koyunlu devletini kurmasıdır. Bundan dolayı Ak-Koyunlu hanedanına Türk kaynaklarında “Bayındırlu” Farsça eserlerde ” Baylındıriyye” adı verilir. Ak-Koyunlu hanedanı da Bayındır-Han’ın torunları olmakla övünüyorlardı. Bu hanedanın Ak-Koyunlu devletinin son zamanlarında hayli kalabalık olduğu görülüyor. Bunların mühim bir kısmı hükümdarlık mücadelelerinde hayatlarını kaybetmişlerdir. Türkiye’de, Ak-Koyunlu hanedanı azasına mensup olanlardan bazılarının nesli zamanımıza kadar gelmiştir.
DNA Haritam tarafından Türkiye’ye özel satışa çıkarılan Genetik Köken Testi’ni satın almak için tıklayınız.