Yeşil floresan proteini (GFP, Green Fluorescent Protein), Aequorea victoria isimli denizanasında doğal olarak bulunan bir proteindir. Bu saflaştırılmış protein sıradan ışık altında sarı görünür ancak güneş ışığı veya ultraviyole ışık altında yeşil renkte parlar. Yeşil floresan protein enerji yüklü mavi ve ultraviyole ışığı emer ve floresans yoluyla düşük enerjili yeşil ışık olarak yayar. Moleküler ve hücre biyolojisinde işaretçi olarak kullanılır. Hücre ve organizmaların genetik kodunda bulunur ve kalıtsaldır. Aynı zamanda floresan evcil balıklar gibi transgenik organizmalar yapmak için kullanılmıştır.
Kristal denizanası, Aequorea victoria, hem biyolüminesan (karanlıkta parlayan) hem de floresandır (ultraviyole ışığa tepki olarak parlayan). Denizanasının şemsiyesinin üzerinde yer alan küçük fotoorganlarda bulunan lüminesan protein aequorin, luciferin ile reaksiyona girer. Aequorin daha sonra Ca2+ iyonlarıyla etkileşime geçtiğinde mavi bir parıltı üretilir. Yeşil floresan proteini mavi ışıktan aldığı enerjiyi kullanarak yeşil parlar.

Bu proteinin genetik araştırmalarındaki asıl görevi, aslen araştırmaların hedefindeki diğer genlerin ifade edilip edilmediğini (yani proteine dönüştürülüp dönüşmediğini) görsel olarak doğrulamaktır.
Eğer ki GFP, araştırılmakta olan diğer genin regülatör genlerinin olduğu kısmına eklenirse, deneyin yapıldığı canlı yeşil renkte parladığında, söz konusu genlerin proteine dönüştürüldüğünü söyleyebiliriz; çünkü söz konusu gene bağlı olarak GFP ifade edilerek proteine dönüştürülmüştür.

Daha önce meyvesinekleri, fareler,tavşanlar ve domuzlar üzerinde yapılan çalışmalar kedilerle devam etmiştir.
Bilim insanları, klonlama tekniğiyle genleri değiştirilen kedilerin, insanların ve kedigillerin hastalıklarıyla ilgili tıbbi araştırmalarda önemli faydalarının olacağını belirtiyor.
Üç kedi yumurtasına “Yeşil renkte parlamaya” neden olan “floresan proteini” (GFP) isimli, gen taşıyıcı virüs enjekte eden ABD’li bilimadamı Eric Poeschla, bu tekniğin klasik klonlama tekniğinden daha kolay ve etkin olduğunu belirtti.
Minesota’daki Mayo Klinik’te çalışan Poeschla, araştırmasının ilk sonuçlarını paylaştığı röportajında, “floresan kedilerin” HIV/AIDS ile mücadele için gerçekleştirilen bilimsel çalışmalarda yardımcı olabileceğini açıkladı. Kedilere de, HIV’in çok benzeri bir virüsün (FIV) bulaştığını ve tıpkı HIV gibi bünyelerini zayıflatarak hastalanmalarına neden olduğunu belirten araştırmacılar, kedilerdeki bu virüsle başa çıkılabilir, direnç kazanılabilirse AIDS çalışmalarında da önemli bir ilerleme kaydedileceğini düşünüyor.
Sonuç olarak floresan hayvanlar hastalıkların araştırılması, organizmanın gelişmesi gibi konularda araştırmacılara yardımcı olmaktadır, ayrıca GFP protenini keşfeden Dr. Osamu Shimomura’nun 2008 Nobel ödülünü kazanmasını sağlamıştır.
DNA Haritam tarafından Türkiye’ye özel satışa çıkarılan Genetik Köken Testi’ni satın almak için tıklayınız.