Kazaklar (Kazakça: Қазақтар, UFA: [[qɑzɑqtɑr]]), Kazakistan‘da yaşayan Türk halkı. XV. yüzyılda Kuzey Türkistan’dan, Deşti Kıpçak’tan Kıpçak Türklerinin güneye göçüşü sırasında bir kısımları ayrılıp bu göçe iştirak etmemiş ve bu sebep ile Kazak ismiyle anılır olmuşlardır. Dilleri Kazakçadır.

Kazaklar,[1] (farklı dillere göre KozakKosakCossackKossakKazakRus Kazakları olarak da adlandırılırlar) Ukrayna ve Güney Rusya yerli halklarının karışımı ile 15. yüzyıl dolaylarında Don ve Dinyeper nehirleri civarında ortaya çıkan etnik topluluk. Kazaklar, bugünkü Kazakistan‘da yaşayan ve Türkî kökenli olan Kazaklar‘la karıştırılmamalıdır. Kazak sözcüğü Eski Türkçede maceracı-özgür insan anlamındadır.

Tolstoy‘un aynı adlı eserine de konu olan Kazaklar Rus ordularında özellikle sınır bölgelerin korunması gibi görevlerde kullanılmışlardır. Rusların Orta Asya ve Sibirya‘yı ele geçirmelerinde bu savaşçı topluluğun payı çok büyüktür.

KırgızcaNogaycaKarakalpakçaBaşkurtça ve Tatarca ile akraba olan ve Kıpçak bölümüne giren Kazakça‘yı konuşurlar.

Kazaklar KazakistanTürkiyeMoğolistanÖzbekistanKırgızistanAfganistanÇinRusyaTürkmenistan ve AB‘de de yaşar. Çin‘de Kazakların çoğunluğu 1.810.800 Kazak, kuzey Sincanİli Kazak Özerk İli (Çin’deki en büyük özerk bölge) ve Mori ile Barköl ilçelerinde yaşamaktadır.

Abay KunanbayoğluMuhtar AvezovŞekerim KudayberdioğluMağcan Cumabayulı gibi şairler, yazarlar ve düşünürler yetiştirmiştir.

13. yüzyılda Altınorda Hanlığı topraklarının doğu kanadını oluşturan Deşt-i Kıpçak ahalisinde yaşayan ve Moğol istilasından etkilenmiş Türk boyları bir araya gelerek Kazak Hanlığı etrafında toplandılar. Söz konusu hanlığın yapılanmasında bazı Kırgız boyları ile kadim Kıpçak boylarının ardılları rol oynadı.

Kazaklar; KırgızlarKıpçaklarNogaylar gibi boyların birleşimi ile ortaya çıkmış bir Türk Uruğu 14. yüzyıldan sonra yeni bir boy olarak Orta Asya arenasında yerini almıştır. Orta Asya‘da Ruslar ile ilk teması kuran Türk topluluğu Kazaklar olmuştur.

Kazaklarda Türklük Bilinci

Kazaklar, Asya’nın ortasında Türk Dünyasının göbeğinde yer almaktadır. Gerek Doğu Türkistan‘ın kuzeyindeki Altay bölgesi, gerek Moğolistan‘ı batısındaki Altay ve Bayan-Ölgey bölgesi, gerek Altay Cumhuriyeti‘nin sahası Kazak Türkleri ile meskundur. Kazak Türkleri, Türk toplulukları arasında en çok soykırıma uğramış bir halktır. Bu sebeple de Orta Asya Birliği fikri Kazakistan’da ortaya çıkmıştır. Sultanmhamut Toraygırov‘un Kazak Türkçesindeki bir şiirde Türklük bilinci şöyle belirtilmiştir.

Bu model giriş kısmında sözedilen farklı Türki topluluklarda aynı boy adlarına rastlanması paradoksuna açıklık getirmektedir. Bugün kendilerini farklı uluslar biçiminde tanımlayan bu Türki topluluklar sahip oldukları ortak geçmişi yeterince vurgulamamaktadır. Yüzyıllar boyu aynı bölgede yaşamış, aynı siyasi güçler altında toplanmış, birbirleriyle savaşmış, barışmış, daha da önemlisi aynı etnik temeli ve dili paylaşmış bu toplulukların benzer boy adlarına sahip olması kaçınılmaz bir fenomendir. Boylar bu birleşip dağılmalar sırasında parçalara ayrılmışlar, değişik yerlerde yaşamaya başlamışlar ve bir süre sonra da değişik etnik gruplar içinde kalmışlardır. Ancak boy kimliklerinin en önemli unsurlarından biri olan adlarını ısrarla muhafaza etmişlerdir.

Kiril Latin Sözcüğü Sözcüğüne Aktarım
Мен Қазақ, Қазақпын Деп Мақтанамын
Ұранға Алаш Деген Атты Аламын
Сүйгенім Қазақ Өмірі, Өзім Қазақ
Мен Неге Қазақтықтан Сақтанамын
Ер Түрік Ұрпағымын Даңқы Кеткен
Бір Кезде Европаңды Ті Тіреткен
Кіргені Есік, Шыққаны Тесік Болып
Күнбатыс, Күншығысқа Әмірі Жеткен
Кешегі Хан Шынғыстың Ұрпағына
Талай Царь, Талай Князь Тәжім Еткен
Мен Қазақ, Қазақпын Деп Мақтанамын
Ұранға Алаш Деген Атты Аламын
Сүйгенім Қазақ Өмірі, Өзім Қазақ
Мен Неге Қазақтықтан Сақтанамын
(С. Торайғыров, 1893-1920)
Men Qazaq, Qazaqpın Dep Maqtanamın
Uranğa Alaş Degen Attı Alamın
Süygenim Qazaq Ömiri, Özim Qazaq
Men Nege Qazaqtıqtan Saqtanamın
Er Türik Urpağımın Dañqı Ketken
Bir Kezde Evropañdı Ti Tiretken
Kirgeni Esik, Şıqqanı Tesik Bolıp
Künbatıs, Künşığısqa Ämiri Jetken
Keşegi Khan Şınğıstıñ Urpağına
Talay Carʹ, Talay Knyazʹ Täjim Etken
Men Qazaq, Qazaqpın Dep Maqtanamın
Uranğa Alaş Degen Attı Alamın
Süygenim Qazaq Ömiri, Özim Qazaq
Men Nege Qazaqtıqtan Saqtanamın
(S. Torayğırov, 1893-1920)
Ben Kazak, Kazak’ım diye övünürüm
Uranıma Alaş denilen adı almaktayım
Sevdiğim Kazak yaşantısı, kendim Kazak’ım
Ben niye Kazaklıktan çekineyim
Yiğit Türk neslindenim ki şanı bilinir
Geçmiş zamanda Avrupayı tir tir titretmişti
Girdiği kapı, çıktığı delik olup
Batıdan doğuya egemenliği ulaşmıştı
Dün Cengiz Han’ın soyuna
Birçok Kral, birçok Prens diz çöktü
Ben Kazak, Kazak’ım diye övünürüm
Uranıma Alaş denilen adı almaktayım
Sevdiğim Kazak yaşantısı, kendim Kazak’ım
Ben niye Kazaklıktan çekineyim
(Sultan Mahmut Toraygırov, 1893-1920)[24]

Kazak sözünün anlamı

“Kazak” kelimesinin anlamı konusunda ilk defa araştırmalar, Rusya’da 18. yüzyıl ortasından itibaren yayın görmeye başlamış. Bu tarihten itibaren 2,5 yüzyıl geçmiş, konuyu tarihçilerden başka her çeşit ilim dallarına mensup olan kişiler araştırarak kendi görüşlerini öne sürmüşlerdir. Şimdiki zamanda “Kazak” kelimesine ilişkin araştırma yapan veya fikrini belirten araştırmacıların ve bilim adamlarının eserlerini toplamak işi bile çetin ve zor olmuş. Ama bunların içinde sadece tarihçilerin ve toplum bilimleri uzmanlarının fikirleri önem taşır. “Kazak” kelimesini araştırırken tarihçiler Kazak milletinin tarih sahnesine çıkışı ve tam ayrı bir millet olarak kuruluş tarihi hakkında kendi bilgilerini eklemiştir. Dolaysıyla burada konu 3 meseleye değinecek.

Konu hakkında ilk fikirlerini söyleyen G.F.Miller, İ.P.Rychkov, V.N.Tatişev, İ.G. Georgiy, İ.G. Andreyev, N.M.Karamzin[kaynak belirtilmeli]. Bu bilim adamlarının tarihi eserleri 18 yy. 50 y. – 19 yy. 30 y. kadar bir periyot içerisinde Rusya’da yayınlamış ve ilmi çevrelerde itibar kazanmıştır. Bunların Kazak sözünün anlamıyla ilgili ilmi görüşlerinde bile hata ve noksanlar ziyade. Mesela P.İ. Rıçkov yanlış bir yol ile giderek milletin adını “kırgız kaysak” şeklinde anlatmış ve “kırgız” ve “kaysak” sözlerinin anlamını bulmaya çaba harcamış. Rıçkova göre “kırgız” evsiz, bozkırda gezen kişi demek imiş, “kazak” tek başına serbest, toplumdan ayrılmış kişi anlamına geliyormuş. Kazakların soyunun ise Alataw kırgızlarından çıktığı tartışma kabul etmez diyolarlar.

Efsanelerde kazakların atası Kazak Han olarak kabul edilir. O da, Alaş Han’ın oğludur. Kazak Han’ın üç oğlu vardır:

  1. Bakarıs: Neslinden gelenler Uluğ Cüz’ü oluştururlar. (‘Sol Kazakları’ veya ‘Büyük Otağ’.)
  2. Akarıs: Soyundan gelenler Orta Cüz’ü oluştururlar. (‘Orta Kazakları’ veya ‘Orta Otağ’.)
  3. Yanarıs: Soyu Küçük Cüz adıyla anılmıştır. (‘Sağ Kazakları’ veya ‘Küçük Otağ’.)[25]

V.N. Tatişev ise “Kazak” sözünü kaçaklar olarak anlatmış. Kazak kelimesi Türkiye’de yiğit,cesur manalarına gelir. Ayrıca ilk anlaşılan anlam olarak da kalın giyim akla gelir.

DNA Haritam tarafından Türkiye’ye özel satışa çıkarılan Genetik Köken Testi’ni satın almak için tıklayınız.