Kumuklar veya Kumıklar (Kumukça: къумукълар Qumuqlar), çoğunluğu Dağıstan‘da (nüfusun yaklaşık %14.2’si[5] ile üçüncü büyük etnik grup) olmak üzere Kuzey Osetya ve Çeçenistan‘da yaşayan, Azerbaycanlıların ardından Kafkasya‘daki en kalabalık ikinci Türk halkıdır.

Kumuk Türkleri, bugün büyük çoğunluğu (1992 tahminine göre 250000 kişi) Rusya Federasyonuna bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyetinde, geriye kalan kısmı (yaklaşık 50000 kişi) Çeçen ve Osetya Özerk Cumhuriyetlerinde yaşayan, Azerbaycan Türklerinden sonra Kafkaslardaki en kalabalık Türk kavmidir. Kumukların bir kısmı, Çarlık Rusyasının Kuzey Kafkasya”yı istilâsı yıllarında ve bilhassa Şeyh Şamil”in esir düşmesinden sonra Osmanlı Devletine sığınmışlardır. Bunlar hâlen belli başlı olarak Tokat”ın Üçgözen ve Kuşoturağı, Sivas”ın Yavu köyünde yaşamaktadırlar.

Kumuk Türkleri Kuzey Kafkasya”daki Kumuk ovasının ve Dağıstan”ın dağlık kesiminin yerli halklarındandır. Etnik bakımdan Kıpçak ve Oğuz boylarının bu sahada kaynaşmasından meydana geldikleri ileri sürülen Kumuk Türklerinin dillerindeki Kıpçak ve Oğuz grubu özellikleri bu görüşü desteklemektedir.

Kumuk adının geçtiği en eski kaynak, Mahmud Kâşgarî “nin Divânü Lûgati”t-Türk adlı eseridir. Mahmud Kâşgarî , Kumuk kelimesinin karşılığı olarak “Bir zaman yanında bulunduğum Beylerden birinin adı”; kumuk karşılığı olarak “At gübresi. Başka gübreye bu ad verilmez.”; kumukla- karşılığında ise ” kumukladı: “at kumukladı= at pisledi, tersledi”. Bir kimseyi “Kumuk” boyuna nispet edersen yine böyle denir. Bu, bir adamın adıdır.” bilgilerini vermektedir. Bu kelimelerin “at gübresi” ve “atın terslemesi” gibi sözlük manaları bir yana bırakılacak olursa açıkça anlaşılıyor ki Kumuk Türkleri, daha XI. yüzyılda kendi adlarıyla tarih sahnesindedirler.

Kumukların ülkesi VII. yüzyıldan itibaren Hazar Devletinin sınırları içine alınmıştır. Bugün Kumuk bilim adamları da Kumukları, Hazar Devletinin kurucuları olarak göstermektedirler. Hazar Devletinin son başkenti Semender, Kumuk ülkesi sınırları içindeydi. Kumuklar arasında yayılmış olan “Anci-name”, “Derbent-name”, “Karabudaxkent-name” adlı tarihî âbideler, Hazar Devleti devrinden bahseder. Hattâ, Hazarlar arasında yaşamış olan Ebu Hamid el-Garnati”nin tespit ettiği ve Hazar sözü dediği bütün kelimeler bugün Kumuk Türklerince kullanılmaktadır.

Zeki Velidi Toğan”ın verdiği bilgilere göre Kumuklar, Oğuz destanının Müneccimbaşı tarafından istifade olunan bir rivayetinde, Oğuz Han zamanında Derbent”in muhafazasıyla memur edilen Kıpçakların bir boyu olarak zikredilmiştir. Toğan”a göre, Azerbaycan ile Derbent Arapların idaresinde iken de Kumukların burada bulundukları, Tarih al-Bab va”l-Abvab”dan anlaşılmaktadır.

Dağıstanlı Kumuk âlimlerinden S. M. Aliyev, M. R. Mahammadov”dan; Dağıstan”ı Arapların işgal etmesiyle Hazarların İdil boyuna çekilmelerinden sonra Hazar denizi kıyısında ve Temirkazık Dağıstan”da liderlik rolünün Kumuklara geçtiğini naklediyor ve bu bilginin birinci kısmına katıldığını belirtiyor; fakat onun Kumukları Hazarlardan ayrı göstermesine karşı çıkıyor. Aliyev”in fikrince Hazarlar ile Kumuklar, tarihî bakımdan da, kültürel bakımdan da aynı kavimdir.

Tarihî durumları ve menşe”leri hakkında pek çok faraziye ileri sürülen ve hattâ ekseriya Sovyet antropologları tarafından olmak üzere bazı Kafkas kavimlerinin Türkleşmesi sonucu meydana geldikleri dahi söylenen Kumukların; dil, edebiyat, din, yaşayış tarzı, örf ve âdetler ve diğer kültür unsurları bakımından ele alındılarında ve yukarıda özetlenen tarihî verilerin ışığında bakıldığında, gerçek bir Türk kavmi olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Hazar Devletinin yıkılmasından sonra Kumuk Türklerinin kurdukları ilk müstakil teşkilat, 1578”de Sultan But”un kurduğu ve tamamıyla millî bir Kumuk beyliği hüviyetinde olan emarettir. Bu beyliğin Dağıstan”ın en kuzeyinde yer alması sebebiyle, Kazan ile Astırhan hanlıklarının yıkılmasından sonra daha güneye inme imkânı bulan Ruslarla Kumuklar karşı karşıya gelmiş oldu. Kumuk Türkleri, 1594 yılından itibaren başlayan Rus saldırılarına ve işgal hareketlerine karşı, diğer Müslüman Kafkas kavimleriyle birlikte XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar kahramanca mukavemet ettiler. Ancak Ruslara karşı sürdürülen mücadelenin son bayraktarı Şeyh Şamil”in 1859”da esir edilmesiyle Dağıstan ve diğer Kafkas bölgeleri hızla Rusların eline geçmeye başladı. Zaten yüzyıllar süren savaşlar Kumukları ve diğer Kafkas kavimlerini bîtab düşürmüştü. Böylece Ruslar 1867”ye kadar bütün Kafkasya”yı istilâ ettiler.

Tarih

Kumuk adının geçtiği en eski kaynak, Kâşgarlı Mahmud‘un Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eseridir. Kâşgarlı Mahmud, Kumuk kelimesinin karşılığı olarak “Bir zaman yanında bulunduğum beylerden birinin adı” der. Anlaşılıyor ki Kumuk Türkleri, daha XI. yüzyılda kendi adlarıyla tarih sahnesindedirler.

DNA Haritam tarafından Türkiye’ye özel satışa çıkarılan Genetik Köken Testi’ni satın almak için tıklayınız.

Edebiyat

Kumuk edebiyatı Dağıstan edebiyatı içinde özel bir yerdedir. Kumuk yıravları arasında Amanhor (1670-1706), Miskin Halimat (XVIII. yüzyıl) ile Kakaşuralı Abdurahman (XVIII. yüzyılın sonu- 1870) Kumuk edebiyatının öncüleri olarak sayılmaktadır. Yırçı Kazak (1830-1879) ise Modern Kumuk edebiyatının babası sayılır. Abusupiyan Akayev, İbrahim Kerimov, Mahammat Atabayev, Badrattun Mahammatov, Şeyit Hanım Alişeva, Orazayev gibi sayısız yazar ve şair yetiştirmiş olan Kumuklar geçmişten beri dil ve kültür alanlarında ileri bir halktır.

Yoldaş adlı haftalık bir gazeteleri, Tangçolpan, Dağıstanlı Kadın ve Karçıga (çocuk dergisi) adlarında aylık yayımlanan üç dergileri; çeşitli rayonlarda yayımlanan aylık veya haftalık bölgesel gazete ve dergileri bulunmaktadır.