Yazır boyu Oğuz Kağan Destanı‘na göre Oğuzların 24 boyundan biridir. Bu boyların Bozoklar kolundan (sağ kolundan) Oğuz Kağan‘ın oğlu Ay Han‘ın soyundan geldikleri kabul edilir.

Yazır, Eskişehir, Denizli‘nin Acıpayam ilçesinin bir beldesi ve çal ilçesinin bir köyü, Yozgat ve Çorum bu boyun mensupları ile bağlantılandırılabilecek şekilde Yazır Köyü, ÇAL ismini taşımaktadır. Teke sancağı (Antalya) Yazır obası sarı ve kara sıfatları ile iki kola ayrılmıştır. Bu bölgelerde oldukça muhim yazır toplulukları yerleşmiştir. Antalya-Korkuteli-Yazır Kumluca-Yazır Finike-Yazır. Daha ayrıntılı bilgileri anadoluturkmenleri.com da bulabilirsiniz.

“Yazır” kelimesi yurdu geniş anlamında kullanılmıştır.

Reşideddin deki Türkler’in destanı tarihinde Dib-Yavku’nun beğleri arasında Alay, oğlu Bulan ve hatta Dib Cenkşü ve oğlu Dürkeş’in bu boydan olduğu bildiriliyor, “üne orada Oğuzların dağılışı ve Şah–Melik’in bozgunluğu esnasında Yazımdan bir bey ile Ali Han oğullarının Yazır yöresine gittikleri ve Hisar-Takda yurt tuttukları ve onların oğullarının ve neslinin el’an orada yaşadığı bildirilir. Fakat biz Yazırları Horasan’da ancak 555 (1160) yılında görüyoruz. Mezkur yılda Harizm-Şah İl-Arslanın askerleri’ne yürüyerek Yazırlar’ın başında bulunan Ödek Han oğlu Yağmur Han’a saldırıp onu bozguna uğrattılar. Yağmur Han, Harizm-Şahın kendi üzerine asker sevketmesinin Sancar’ın emirlerinden Dihistan hakimi İhtiyareddin Aytak’ın tahrikinden ileri geldiğini sanıyordu; bu sebeble Aytak’a karşı, başlarında Sultan Mahmud’un bulunduğu Sancar’ın galibi Oğuzlardan yardım istedi. Oğuzlar, Yazır beyinin isteğini kabul ettiler. Birinci Bölümde tafsilatla anlatıldığı üzere, Yağmur Han ve Oğuzlar, Aytak ve müttefiki Mazenderan hükümdarını vukubulan şiddetli bir savaşta yendiler. Cesareti ile mağrur Mazenderan hakimi ancak 3-4 adamı ile ülkesine dönebildi.

Yazırların kendi adlan İle anılan yurtları Nesa şehrinin batısında bulunuyordu. Buradaki bir kasaba da Yazır adım aldı. Burası XIV. yüzyılın birinci yarısında orta derecede bir şehirdi. Yazırlar, Sancar’ın devletine son veren Oğuz kümesine dahil değillerdi. Bunlar, ilk önce Mangışlak’tan Balhan’a inmişler ve oradan da buraya gelmişlerdi.

Harizm-Şah Sultan Muhammed’in Kora-Hıtaylar karşısında başarısızlığa uğraması üzerine isyan eden Nişabur emiri Kezlik Han yenildikten sonra yanında bulunan bir Türkmen’in teklifi üzerine Yazırlar’ın bulunduğu yere gitmek istemişse de oraya yolladığı adamları Yazırlar tarafından yakalanıp Harizm-Şah’a teslim edilmişti.

Bu sıralarda veya az sonra Yazırların başında Hindu Han adlı bir beyin bulunduğu görülüyor. 11 yıl Yazır beyi olarak kalan Hindu Han’dan sonra Yazır yurdu tamamen Harizm-Şahlar’ın eline geçti. Hindu Han’ın kardeşi Ömer Han, Harizm-Şahların başşehri Urgenç’te Yazır beyliğinin kendisine tevcih edilmesi hususunda devamlı bir gayret göstermiş ise de bu gayreti ona ancak Sabur Han lakabım kazandırmaktan başka bir sonuç vermemiştir. Harizm-şah Sultan Muhammed’in anası Terken Hatun, Moğol hücumu üzerine Urgenç’ten ayrılarak Mazenderan’a gitmek üzere yola çıktığında geçilecek yerleri iyi bilen Sabur Han’ı da yanma almıştı. Seyahat esnasında Sabur Han valide sultana sadakatle hizmet etmiş olduğu halde, Terken Hatun, Yazır yurduna gelince kendisini terkedeceğinden şüpheye düşerek, onu gizlice öldürttü.

Moğol devrinden sonra bu Yazırlar’a Kara-Daş CTaş)h denilmişti4. Bunlar Şah Abbas zamanında diğer bazı Türkmen oymakları gibi, Safevi hakimiyetini kabul ettiler. 1038 (1628-1629) yılında Kara-Daşlılar’ın başında Rahman Kulu Sultan bulunuyordu. Fakat Rahman Kulu Sultan aynı yılda Harizm hükümdarı İsfendiyar Han ve kardeşi müellif Ebu’l-Gazi ile birleşerek Safeviler’den yüz çevirmiş ise de bunlar Safevi kuvvetleri karşısında başarı gösterememişlerdir.

Yazırlar, görüldüğü üzere, adeta müstakil bir kavim gibi XII. yüzyıldan XVII. yüzyıla kadar Horasan’da varlıklarım muhafaza ederek yaşamışlardır. Bu böyle olmakla beraber onlar Anadolu’nun fetih ve iskanında da oldukça mühim bir rol oynamışlardır. XVI. yüzyılda bu ülkede 24 Yazır adlı köy görüldüğü gibi6, onlara mensup bazı oymaklar da vardı. Bu oymakların Dulkadırlı eli ile Hamid, Teke ve Ankara sancaklarında yaşamakta oldukları görülür.

1. Dulkadırlı: 

Bu el arasındaki Yazırlar, Karacalu, öteki adı ile Anamaslı boyu obaları arasında görülüyor. Bu husus Yazırlar ile Karacalu boyu arasında bir akrabalığın varlığı ile ilgili olmalıdır. Biri 46, diğeri 49 vergi nüfusu kadar olan Yazır obaları Antakya bölgesindeki Bağras kazasında kışlamakta idiler. Müstakil olarak zikredilen ve 99 vergi nüfusuna sahip olan üçüncü Yazır obasının da Birecik çevresinde kışladığı ve Elbistan’da yayladığı bildiriliyor.

2. Boz-Ok: 

Boz-Ok sancağındaki Yazır obaları da küçük olup, bunlardan biri 29, ötekisi de 51 vergi evine sahiptir.

3. Hamid Sancağı:

Bu sancakta Yazır adlı üç köy bulunduğu görülmüştü. Aynı devirde bu sancakta yaşayan Yazırlar 95 vergi evinden müteşekkildir ve Ali Fahreddin adlı bir oymağa bağlı bulunmaktadır.

4. Teke Sancağı: 

Teke sancağında Yazır obası san ve kara sıfatları ile iki kola ayrılmıştır. Aynca Öz-Kent adlı bir köyde de bu oymağın diğer bir kolu yaşamaktadır. Bunlardan başka, bu bölgede Yazır adlı iki köy de bulunmaktadır. Bütün bunlar hem Teke sancağında hem de, Hamid sancağında oldukça mühim bir Yazır topluluğunun yerleşmiş olduğunu göstermektedir.

5. Ankara: 

Bu sancaktaki Yörük topluluğu arasında yaşayan Yazırlar da küçük bir oymaktır. 42 vergi evi kadar olan bu oymak Çukurcak adlı bir köyde oturmakta idi.

NeredenGeldim.com tarafından Türkiye’ye özel satışa çıkarılan DNA Genetik Köken Testi’ni satın almak için tıklayınız.